BİLİRKİŞİ RAPORUNA BEYAN DİLEKÇESİ-TİCARET HUKUKU

Bir davada tarafların ticari defterlerinin sahibi lehine kullanılmasının sınırı nedir? Tek taraflı olarak bu defterlerin kullanılması hukuka ne kadar uygundur? İlgili Yargıtay kararlarında faydalanarak yazmış olduğum bir bilirkişi beyan dilekçesinde mahkemenin, kendisine değerlendirilmesi için sunulan ticari defterleri detaylı inceleyip karara varması gerektiği yönündeki savımı açıklamaya çalıştım. Faydalı olması dileğiyle..

…….ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE

DOSYA NO :

DAVALI :

VEKİLLERİ :

DAVACI :

VEKİLİ :

KONU :

AÇIKLAMALAR :

………. tarihinde…………. tanzim tarihli Bilirkişi Raporu tarafımıza ulaşmıştır. Rapora ilişkin beyanlarımızı belirtmeden önce davanın esası hakkındaki şu savlarımızı yinelemek isteriz;

-Davacının talepleri zamanaşımına uğramış, davacı itirazın iptali için gereken bir yıllık süreyi geçirmiştir ve bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.

-Müvekkil şirket hakkında iflasın açılmasına karar verilmiş olup, iflasın açılmasıyla müvekkil şirket aleyhine yapılan tüm takipler durmalıdır zira bu yönde Yargıtay kararları da mevcuttur.

-Mevcutta geçerli bir dava olmaması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği, alacağın likit olduğundan bahisle icra inkar tazminatına hükmedilmesi yönündeki bir talep kabul edilemezdir.

-Davacı tarafın %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekmektedir.

Bilirkişi Raporuna karşı beyanlarımız yukarıda kısaca yazılı olan savunmalarımız çerçevesinde şekillenecektir;

Bilirkişiye mahkeme tarafından kendisinden tanzim edilmesi istenen rapor ile
“Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, ticari defter ve kayıtları ve dosya incelenerek, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, varsa miktarının nelerden ibaret ve ne kadar olduğu konusunda rapor düzenlemesi” istenmiştir.

Tanzim edilen bilirkişi raporu tarafımızca incelenmesi sonucu Müvekkil şirkete ait ticari defterlere ulaşılamadığı bildirilmiş bu nedenle davacı şirketin defterleri tek taraflı dikkate alınarak raporun düzenlendiği fark edilmiştir. Şüphesiz ki eksik tanzim edilen bu bilirkişi raporunun tarafımızca kabulü mümkün değildir. Şöyle ki davacı tarafından ibraz edilen ticari defterlerin esasa teşkil edecek şekilde değerlendirilmesi için bir takım şartlar vardır. HMK’nın 222 maddesinin 3. Fıkrasında belirtildiği üzere;

“İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”

İlgili amir hüküm gereği göz önüne alınması gereken husus müvekkil şirkete ait ticari defterlere ulaşılamaması nedeniyle tanzim edilen bilirkişi raporunun esasa teşkil edilecek bir şekilde değerlendirmeye alınamayacağıdır.

Bir başka Yargıtay kararında da sadece davacı tarafın defterlerinin incelenmesi yeterli görülmemiş davalı tarafında ticari defterlerinin incelenmesi zaruretine vurgu yapılmıştır;

İlgili bir Yargıtay kararı örneği ;

“6100 sayılı HMK’nın 222. maddesinde ticari defterlerin delil olmasının koşulları düzenlenmiş olup, anılan madde hükmü gereğince; ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması ve bunun yanında diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Maddeden de anlaşılacağı üzere hükümde belirtilen tüm koşullar gerçekleşmedikçe ticari defterlerin sahibi yararına delil olma niteliği ve dolayısıyla hükme dayanak teşkil etme gücünü kazanması mümkün değildir. Taraflar ticari defterlerini, yasaya uygun tutmuş olsalar bile iki tarafın defterleri birbirine aykırı ise ticari defterler yine delil vasfı kazanmayacaktır.
…Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 05/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”(YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/4864 Karar : 2017/3395 Tarih : 5.06.2017)

“… Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur…”(YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/4087 Karar : 2017/261 Tarih : 23.01.2017)

NETİCE VE İSTEM :

Yukarıda izahı olan sebeplerin bir kül halinde mahkemenizce değerlendirilmesini, bu bağlamda müvekkile ait ulaşılamayan ticari defterler nedeniyle esasa teşkil edilemeyecek bilirkişi raporunun yerine ek bilirkişi raporu alınmasını ve esasa ilişkin beyanlarımız doğrultusunda davanın reddini, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini yüce mahkemenizden talep ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mesajlaşmaya Geç
Bize Ulaşmak İçin Tıklayın!
Merhaba, nasıl yardımcı olabiliriz?